Çocuklarda ‘’Altın Çağ’’ Dönemi

Ergenlik dönemi, neredeyse 10 yaşında başlayıp 25 yaşına kadar devam edebilen bir gelişim dönemidir. Bu süreçte birçok ebeveyn ne yapacağını bilmediği için çocuğunu anlamaya çalışırken kimi zamanda tartışma haline girebiliyor. Bu süreçte anne ve babanın çocuğa karşı hoşgörülü davranması en önemli etken rolü oluşturuyor. Bu kapsamda Eğitim Danışmanı ve Öğrenci Koçu Murat Karcıoğlu, bu dönemi çocuklukla yetişkinlik arasında çocuğun kendisini keşfetmesinde ve becerilerini ortaya çıkarmasındaki “Altın Çağ” olarak tanımlıyor.

 

Toplum içindeki yaygın düşüncenin aksine ergenliğin; şımarıklık, tembellik, asilik, dürtüsellik, saldırganlık, sıkılganlık, sakarlık, duygusallık gibi olumsuz etiketlemelere ve basit cevaplara indirgenemeyecek kadar nörolojik ve fizyolojik bir durum olduğunu vurgulayan Eğitim Danışmanı ve Öğrenci Koçu Murat Karcıoğlu’ndan bu dönemde ebeveynlere farkındalıklarını artırarak empati yapmalarını sağlayacak önemli ipuçları verdi.

 

‘’Çocuğunuzu Kendi Geçmişinizle Yargılamayın”

Ebeveynlerin çocuklarını kontrol etme arzusunun altında yatan “sevgi” ve “korku” olduğunu dile getiren Murat Karcıoğlu, bazen de ebeveynlerin kusurlu geçmişlerini düzeltmek için çocuklarını ikinci bir fırsat olarak gördüklerinin altını çiziyor: ‘’Her bireyin kendine özgü kişisel özellikleri var. Bu yüzden ebeveynlerin yaptığı en büyük hata çocuklarını kendilerine benzetmeye çalışmalarıdır. Kalıtım kadar çevre faktörünün de çocuğun gelişiminde etkisi yadsınamaz.Çocukları geçmişi onarabileceğiniz zaman makinesi olarak görülmemesi gerekiyor. Yalnızca çocuklarınızın kendisini onarmalarına olanak sağlayacak ortamları çocuğa sunmak gerekiyor’’ dedi. 

‘’Söylemlerinizde Seçici Olun”

Sen özelsin, mükemmelsin, biriciksin, her şeyi başarabilirsin gibi temeli bir şeye dayanmayan egosu şişirilerek büyütülen çocuklar herhangi bir güçlükle karşılaştıklarında ve tek başına mücadele etmek zorunda kaldıklarında kendilerine olan öz saygılarını yitirme eğilimi gösterebiliyor. Temeli olmayan özsaygı; çalışkanlığa değil, tembelliğe teşvik edebiliyor.  Olumsuz etiketlemeler de çocuğun özgüvenini zedeleyebiliyor. Sorumluluk almadaki isteklerini, kendilerine olan inançlarına  hasar verebiliyor.

 

‘’Sonuca Değil; Sürece Odaklanın!’’

Çocuğunuzun, sonucuna odaklanıp başarısını değerlendirmek yerine ölçüt olarak sürece odaklanıp çabasını değerlendirmek gerekiyor. Aksi hâlde yaşanılan akademik veya sosyal bir başarı veya başarısızlık çocuğun kendisine dönük olumsuz bir yargı oluşturmasına ve utanç duymasına neden olabiliyor.

 

‘’Dijitalleşmeyi Engellemeyin, Sınırlandırın’’

İnterneti ve mobil araçları kız çocukları daha çok mesajlaşırken, erkek çocuklar ise oyun oynarken kullandıkları görülüyor. Kız çocukları, mesajlaşarak sosyalleşirken iletişim becerilerini geliştiriyor. Erkek çocukları için de nitelikli oyunların zekayı geliştirme katkısı bilimsel bir gerçek. Burada önemli olan çocuğun teknoloji kullanımının sınırlandırılarak aile gözetiminde, güvenli bir şekilde sağlanması ve çocuğun bu konuda bilinçlendirilmesidir.


‘’Ödül ve Cezadan Kaçının’’

Ödül de ceza da kısa vadeli, işe yaramayan yöntemler arasında yer alır. Her ikise de kalıcı bir beceri kazandırmada ve sorumluluk almada yetersiz kalır. Çocukların olumlu veya olumsuz tutum ve davranışları sonucunda onlara sorumluluklar vermek daha kalıcı ve istendik davranışların oluşmasında önemli bir etkendir. 

 

‘’Çocuğun Dünyasında Yer Edinin’’

Çocuğunuz odasının kapısını kilitliyorsa, sessizce telefonda konuşuyorsa, odasında bir şeyler saklıyorsa, telefonuna kilit koyuyorsa, ağzından cımbızla laf alıyorsanız aynayı biraz da kendinize tutmanız gerekiyor.Gençler; cezalandırılmaktan, yargılanmaktan, onaylanmamaktan, anlaşılmamaktan, dinlenmemekten, kısıtlanmaktan korktukları için bu dönemde ebeveynleri ile olan ilişkileri zayıflar, bağları zedelenir. İlişkilerin kuvvetlenmesi için onunla sağlıklı bir iletişim kurmanız, aile ritüelleri oluşturmanız, empatik bir dinleme ile güvenini kazanmanız büyük önem taşıyor.